İki yaşam tek bedene sığar mı?
''Hepimizin bu dünyada yapacak tek bir şeyi var ve mutluluğu ancak bunu gerçekleştirerek elde edebiliriz.''
''Hakim'in Yolculuğu'' üçlemesiyle tanınan Fransız çizer Fabien Toulmé'nin elinden çıkan İki Yaşam, okurları sarsıcı bir kendini arama yolculuğuna çıkarıyor.
Hayallerimizi gerçekleştirmek için ne kadar ileri gidebileceğimizi sorgulatan kitap, sahte mutluluklar uğruna ''icat ettiğimiz'' yersiz ihtiyaçların hayatımızı nasıl da tükettiğini gösteriyor.
Geleceğe dair düşlerimizi ertelemememiz gerektiğini hatırlatan Toulmé, bizleri konfor alanlarımızdan çıkmaya ve yaşamdan beklentilerimizi mütevazı tutmamaya çağırıyor.
''Korkmuyorum artık... Kendime ait olmayan bir hayat sürmek için ne kadar zaman kaybettiğimi fark ediyorum.''
Çocukluğundan bu yana müthiş bir özveriyle hayallerini hep askıya almak zorunda kalan Baudouin, otuzlu yaşlarında, yalnız bir adamdır. Sanatla ve felsefeyle ilgilenen, kadınları baştan çıkarmakta kimsenin eline su dökemeyeceği, seyahat tutkunu abisi Luc'ün tam aksine monoton ve sıkıcı bir yaşantısı vardır. İyi bir eğitimi, dolgun maaşlı bir işi ve güzel bir evi olmasına rağmen aşka, sıkı dostluklara ve küçük uçarılıklara karşı hep mesafelidir. Sakin dünyası, hiç beklemediği bir anda aldığı sarsıcı haberle başına yıkılır: Sadece birkaç aylık ömrü kalmıştır. Genç adam, hayalini kurduğu hiçbir şeyi gerçekleştirememiş olmanın pişmanlığı ve öfkesi ile baş başadır. Hastalığını öğrenen Luc, kardeşinin her şeyi geride bırakıp kendisiyle Afrika'ya gitmesi konusunda onu ikna eder. Düşlediklerini yapmaya bir türlü cesaret edemeyen Baudouin için artık kozasından çıkma vaktidir. İkinci hayatını yaşayabilmek için önünde uzanan yolda bu kez zamanı sınırlı olsa da hayalleri sınırsızdır...
Yıllarca kendisine ait olmayan bir hayatın figüranı olarak yaşayan Baudouin'ın hüzünlü ama ilham verici hikâyesini anlatan bu dokunaklı grafik roman, sürpriz sonuyla okurunu ters köşeye yatırıyor.
Çizgilerindeki sinematografik unsurlarla anlatımını güçlendiren Fabien Toulmé bu kitabıyla, hayatı ıskalamadan doyasıya yaşamaya ve herkesi kendi hikâyesinin peşine düşmeye davet ediyor.