Arka kapak yazısı:
Diler isen ki hidâyet bulasın
Hakk Te‘alâ’dan ‘inâyet bulasın
Terk it a‘dâyı bidâyet bulasın
Rabbün özinde nihâyet bulasın
Gam degüldür gide dünyâ kala dîn
Gam oldur kim kala dünyâ gide dîn
Gurbî, 18. yüzyıl Osmanlı edebiyatı ve tasavvuf düşüncesinin önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilen, hem şiirleri hem de tasavvufi görüşleriyle döneminin entelektüel ve manevi atmosferine derinlemesine nüfuz eden bir şair ve mutasavvıftır. Sırbistan’ın kadim şehri Yenipazar’da (Novi Pazar) doğan bu gönül eri, ömrünün yetmiş beş yılını Anadolu, Rumeli, Edirne ve Bosna’nın manevi ikliminde geçirdi. Kendini daima gurbette hisseden şair, bu hüznü “Gurbî” mahlasıyla ölümsüzleştirdi. Seyyid Ali Sultan Dergâhı’nda Muhammed Musli Baba’dan nasip alarak Bektaşîliğe intisap etti ve bu yolun önemli bir temsilcisi oldu. 1722’de Bosna’da kaleme aldığı Dîvân’ı; Hz. Muhammed’e, Ehl-i Beyt’e, dört halifeye, Hacı Bektaş-ı Veli’ye ve özellikle Hz. Ali’ye duyduğu derin muhabbeti etkileyici bir üslupla yansıtır. Onun şiirleri, tasavvufun incelikleriyle örülü, felsefi bir derinlik taşır. Bu kitap, edebiyat ve tasavvuf meraklıları için vazgeçilmez bir kaynak...
Yazar Hakkında:
Gurbî
Şair hakkında, araştırdığımız kaynaklarda yaşamı ile ilgili yeterli bilgi mevcut değildir. Kendisi hakkındaki kısıtlı bilgilere Dîvân’ındaki şiirlerinden ulaşabiliyoruz. Gurbî’nin 1698/99 - 1771/72 yılları arasında yaklaşık 75 yıl yaşadığı; Anadolu, Rumeli, Edirne ve Bosna’da bulunduğu anlaşılmaktadır. Günümüzde Sırbistan’ın Sancak bölgesinde kalan Yenipazar’da (Novi Pazar) doğmuştur. Dîvân’ında; adının Ahmed (Dervîş Ahmed), babasının adının Ali, mahlasının ise Gurbî olduğunu belirtmektedir. Allah’a layıkıyla yakınlaşamadığını, kendisini gurbette gibi hissettiğini, bu nedenle “gurbet” kelimesinden “gurbete ait, sıla hasreti çeken, gurbetlik, gurbete düşmüş, garib, yabancı” gibi anlamlara gelebilecek “Gurbî” kelimesini kendisine mahlas olarak seçtiği anlaşılmaktadır. Seyyid Ali Sultan Dergâhı’nda dönemin postnişini “Rahmî” mahlaslı Muhammed Musli Baba’dan nasip alarak Bektaşîliğe intisap etmiştir. Gurbî’nin, Seyyid Ali Sultan Dergâhı’nda mürşidinden sonra postnişinlik yaptığı anlaşılmakla beraber, Yenipazar’a ne sebeple gittiği bilinmemektedir. Yenipazar’daki türbesi, günümüzde çevre halkı tarafından ziyaret edilmektedir. İki şiirinden dolayı onun Nakşibendîliğine dair izleri tespit edilebilse de gerek hakkında yazılan makalelerde gerekse Dîvân’ındaki açıklamalarından Gurbî’nin Bektaşîliği, tartışmaya mahal bırakmayacak kadar açıktır.
Kullanılan Reklam Mecraları :
|